Fatmagül'ün Suçu Ne","Kuzey Güney" "Merhamet" dizilerine ayakkabı tasarlayan Sezgi Beşli ASAP Haber için sorularımızı yanıtladı.
-Öncelikle bu röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Ayakkabı sektörü olarak biz sizlerin neleri başardığınızı çok iyi biliyoruz ama yine de sektöre yeni giren ve farklı sektörlerde çalışan arkadaşlarımız adına kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Ben teşekkür ederim. 2004 senesinde 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil moda aksesuar tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra uzun soluklu bir tasarım serüvenine başladım. Çeşitli firmalara özel koleksiyonlar hazırladım. Daha sonra kendi ayakkabı markamı kurdum ve Nişantaşı’nda kendi ismimle ayakkabı tasarım butiğimi açtım. Yine aynı dönemde Yeditepe üniversitesinde ayakkabı tasarımı dersi verdim. Akabinde Ziylan Holding Flo bünyesinde Lumberjack ve Dockers by gerli markalarının tasarım uzmanlığı görevini üstlendim. Yine aynı sene uluslararası ayakkabı tasarım yarışmasında jüri üyeliği yaptıktan sonra Aymod ve bu sene düzenlenen izmir Shoexpo’da Türkiye’de ve global pazarda markalaşma konulu konferanslar verdim.
Fatmagül'ün Suçu Ne","Kuzey Güney" "Merhamet" dizilerine ayakkabı tasarlamıştınız. Bu süreçten de biraz bahsedebilir misiniz? Nasıl bir histi.
Benim için çok güzel bir deneyimdi tabi ki. Ülkemizin önde gelen reytingleri yüksek ve izleyici kitlesi olan dizilerinde başarılı oyuncularımızın ayakkabılarımı giymesi tarifsiz bir histi. Modellerim, oyuncuların oynadığı karakterlere göre hazırladığım koleksiyonlardan modeller seçildi ve sahnelere uygun olarak styling yapan arkadaşlarımız tarafından kombinlendi ve diziye adapte edildi.
Türkiye Deri Tanıtım Grubu'nun Milano'da sergilenen tasarım projesi için seçilen tasarımcılar arasındaydınız aynı zamanda. Paris Hilton ayakkabı markası için koleksiyon hazırladınız. 2. İstanbul Uluslararası Ayakkabı Tasarım Yarışması'nda jüri üyeliği yaptınız. Lumberjack ve Dockers by Gerli markalarının tasarım uzmanlığı görevini de üstlendiniz. Bu kadar başarılı bir iş yaşamına sahip olmayı neye borçlusunuz?
Bir insanı ayakta tutan en büyük güç hayatta bir hedefinin olması ve başarma arzusudur diye düşünüyorum. Boş durmayı hiç bir zaman sevmedim ve de seçmedim hep üretmek ve ortaya bir şeyler koymak istedim. Umarım bu hedefte de başarılı olmuşumdur J
-Sizin için bir tasarımcımın yarattığı ürünün tasarımcıyı tatmin etme süreci nasıl gelişiyor? O an size tamam bu oldu dedirten şey nedir?
Beyin fırtınasıyla ortaya koyduğunuz bir ürünü, doğru hedef kitlesine yansıttığınızı gördüğünüzde yani beğenilerek, seçilerek alınıp giyildiğinde o anki gülümsemenizdir diyebilirim. İşte tamam oldu dediğim noktadayımdır.
-TGRT’deki bir röportajınızda kendinizi “Tasarımda statikoya karşı bir kadın” olarak tanımlamıştınız sizi bu denli aykırı tasarımlar yapmaya iten ne oldu?
Düzeltmekte fayda görüyorum; yaratttığım marka 2iki’nin sloganı tasarımda statükoya karşı marka şeklindeydi. Vitrinde kombinlenen parçaların müşteriye gösterildiği gibi alınıp aynı şekilde kombinlenip giyilmesi zorunluluğunu kaldıran bir ayakkabı markasıydı 2iki. Yani modellerim sadece gece veya günlük olarak algılanmamalıydı mesela. Hem gece elbisesi hem de bir Jean altına giyilebilir modellerdi. Veya kullanılamaz denilen malzemeler de kullanıldı modellerimde. Örneğin bir pencere sinekliği garni olarak kullanıldı. Başka bir örnek vermek gerekirse bir modelimde derinin tersini kullandım mesela.
-2İki markanızı 2011 yılında kurmuştunuz bu süreci biraz anlatabilir misiniz?
Yıllardan beri ortaya koymak istediğim bir birikmişlik idi diyebiliriz. Yaklaşık 2 aylık bir ar-ge sürecinden sonra 1,5 aylık bir koleksiyon sürecinden sonra ortaya çıktı.
-“2iki” olan Marka isminizin çıkış noktası nasıl gelişmişti? Eşitliği simgeliyor diyebilir miyiz?
Her kadının en az 2 giyim tarzı vardır noktasından yola çıktım.
-Dorock XL Boutique Shop projesinden de biraz bahsedebilir miyiz?
Dorock XL Kadıköy’de bulunan muazzam bir konser ve yeme içme mekanıdır. Benim de müdavimi olduğum bu mekanın sahibi sevgili dostum Münir Atamer ile bir araya gelip ülkemizin Hard Rock cafe’si olan bu mekana bir de butik yakışır dedik ve bu projeyi gerçekleştirdik. Tişörtten kahve kupasına, kolyeden, deniz havlusuna kadar çeşit çeşit ürünler tasarladık ve ürettik. Bu projede hem kendim tasarımları üstlendim hem de çeşitli başarılı tasarımcı arkadaşlarla çalıştık.
-2012 senesinde "kadına şiddete hayır" sosyal sorumluluk projesine ayakkabı tasarımlarıyla destek vermiştiniz. Bir tasarımcı olarak kadın ve erkek tasarımcılara davranış açısından Türkiye bu noktada emekçiye nasıl bir tutum sergiliyor?
Evet bu proje sevgili tasarımcı dostum Tanju Bababan’ın projesiydi ben de defilesinde kendisine ayakkabı tasarımlarımla destek verdim.
Tasarımcı olarak kadın ve erkeği ayırmıyorum sektörün de ayırdığı kanısında değilim. Fakat emekçi olarak değerlendirmek gerekirse eğer, biz tasarımcılara daha fazla önem ve destek verilmesi, desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle markalaşma adına bu çok önemli.
-Pandemi dönemi tüm üreticileri zorlayan bir dönemdi. Siz bu süreci nasıl geçirdiniz?
Maalesef çok zorlu bir dönemden geçtik hatta halen geçiyoruz. Yaklaşık bir sene kadar durmak zorunda kaldıktan sonra duran bir dönem ağır ağır ilerlemeye başladı umarım tekrar koşmaya başlarım diye düşünüyorum.
-Bundan 4 yıl önce Milliyet Gazetesi’nde Gonca Berktay ile gerçekleştirdiğiniz röportajda “Tasarım Uçsuz Bucaksız Bir Deniz…” demiştiniz. Peki bu denizde hiç boğulduğunuzu, yaratıcılığınızın tükendiğini hissettiğiniz anlar oldu mu?
Evet bazen bunu yaşadığım oluyor. Bunun sebebi yaşadığımız coğrafya ve şartlar diyebilirim. Pandemi dönemi buna en büyük örnek sanırım. Bir tasarımcının en büyük düşmanı körelmeyi tetikleyecek olgulardır ve en büyük korkum körelmek.
-Ve son olarak genç tasarımcılara tavsiyeleriniz nelerdir?
Korkmasınlar ve daima ilerlesinler, bu coğrafyalarını değiştirmek gereği bile olsa denesinler. İçlerindeki cevheri akıtacak bir kanal bulduklarında peşinden gitsinler. Kendilerini ifade etmekten korkmasınlar. Ben onlara güveniyorum.
Çok güzel bir söz ile röportajımızı noktalayalım isterseniz
DERİNDEN SEVDİĞİNİZ KİŞİYE GÜÇLÜ BİR ÖZGÜVEN DUYGUSU VERMEYE ÇALIŞIN. HAYAT YOLCULUKLARINDA İHTİYAÇ DUYACAKLARI EN ÖNEMLİ ŞEY BU.
Comments