Dünya Gazetesi’ndeki habere göre; Gıda fiyatlarında yaşanan anormal artışın önemli bir sebebi olarak gösterilen arz problemi, ürün yetersizliğinden kaynaklı değil. Ürün yetersizliğinden kaynaklı fiyatın artacağı beklentisi ile ilgili olduğu belirtildi. Bu yüzden piyasaya ürün çıkarılmamasının etkili olduğuna yönelik görüşler de günden güne artıyor. Ülkenin ekonomi yönetimi, bu fiili işleyenlere yönelik yeni yaptırımlara hazırlanıyor. Bu konu ile ilgili bir kanun teklifinin bugün veya yarın TBMM’ye sunulması ve bütçe görüşmelerinin ardından da kanunlaştırılması bekleniyor.
Torba Kanunu Yolda
Kamuoyunda, stokçulara yönelik en sert tepki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan, belirli platformlarda stokçulara yönelik sert ifadeler kullandı ve yaptırımların artırılması yönünde talimat verdiğini açıkladı. Talimatın sadece stokçulukla ilgili hükümleri içeren 4 maddelik bir yasa olarak gelebileceği belirtildi. Bir diğer alternatif ise enerji ile ilgili teknik düzenlemeleri içeren kısa bir torba kanun teklifinin içine eklenmesi olarak gösteriliyor.
‘Suç işleyenin kaçışı yok’
Cumhurbaşkanı en son Katar ziyareti dönüşü sırasında stokçuluk suçu için yaptırımların artırılacağını belirtirken, mallarına da el konulacağını açıklamıştı.
Net bir “stokçuluk” tanımı mevcut değil.
Yürürlükte stokçuluğa ilişkin doğrudan bir tanımlama mevcut değil. Türk Ceza Kanunu’nun 240’ıncı maddesine göre; “Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde tanımlanan bir suç olduğu ancak hukukçulara göre, yakın dönemde görülen fiyat artışı beklentisiyle piyasaya mal sürülmemesi durumunun bu maddede kamu için geçen “acil ihtiyacın ortaya çıkması” durumuna karşılık gelmediği belirtildi.
Perakende Kanunu’nda Yazıyor.
Haberde pandemi ile birlikte 6585 sayılı Perakende Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a eklenen bir maddeye göre “tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyette bulunulamaz” ifadesinin yer aldığı belirtildi. Ayrıca “Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulamaz” ifadesinin yer aldığı, Buna karşı hareket edenlere ise 50 bin lira ile 500 bin lira arasında idari para cezasının öngörüldüğü dile getirildi. Bunun devamında, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturulmasının anormal fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarını engellemek amacıyla yapılacağı öngörülüyor.
“Cezayı arttırmak çare değil.”
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Yenerer Çakmut Dünya Gazetesi’ne yaptığı açıklamada ‘’Parası olduğu için daha fazla mal alan kişilerin, maliyet artışlarına göre fiyat belirlemesinin, kendi içinde bulunduğu koşullara göre değerlendirilmesi gerektiğini’’ ifade etti. Çakmut, ‘’Yeni yaptırımların serbest piyasa ekonomisine müdahale olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine iyi bakılması gerektiğini ve çözümün ekonominin kendi dinamikleri içinde bulunması gerektiğini’’ söyledi. Çakmut, “Sorun cezaları artırarak çözülemez, asıl sorun eğitim sorunudur” diyerek konuya dair düşüncelerini dile getirdi.
Satıcı ve alıcı arasındaki dengenin tek bir tarafın aleyhine bozulmaması gerektiğini savunan Çakmut “Toplum dinamikleri de iyi analiz edilmeli. Nasıl satıcıların zarar etmesi istenmiyorsa, tüketicilerin de uygun koşullarda mal ve hizmetlere erişimi sağlanmalı” ifadelerini kullandı. Norm dengesinin hata ve cezaya ilişkin korunması gerektiğini açıklayan Çakmut “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun uyarınca öngörülen yaptırımlar, suça değil, kabahate veriliyor. Burada öngörülen idari para cezası bazı şirketler için hiç anlamı olmayabilir, bazıları açısından ise piyasadan kopmaya sebep olabilir” diyerek sözlerine eklemelerde bulundu.
‘’Ceza Adaletli Olmalı’’
Bu noktada cezanın hakkaniyetli olması gerektiğinin altını çizen Çakmut, “Eğer ceza uygulanacak kişilerin piyasadan kopup gitmesine sebep olacaksa, bunun ekonomiye başka yansımaları olur” şeklinde konuştu ve fazla düşünmeden yapılacak değişikliğin sonradan başka sorunlar çıkarabileceğini dile getirdi. Çakmut, konu ile ilgili son olarak “Yaramaz çocuğa sürekli ceza verirseniz bir süre sonra yüzgöz olursunuz, gülüp geçmeye başlar. Ödül ve ceza mekanizması yerinde ve zamanında kullanılmalıdır” dedi.
Comments